Kayıtlar

Haziran, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sanatta Nesnellik ve Öznelliğin Kaynağı ve Sınırları

Resim
                                                                                          (Resim: Rachelle Ferrell) Sanat, insan doğasını keşfetme ve özgürleştirmede en iddialı alandır. Öyle ki felsefe dahi bu imkâna bir derece maliktir çünkü sanatta felsefeden farklı olarak doğrudan pratiğe dökme edimi vardır. Bu da, direkt olarak bir kendini gerçekleştirme, bir öz-fark edim deneyimi   ve   olduğun halde hürleşip akışma imkânı tanır. Ancak gelin görün ki elimizdeki bu tek imkân sahasına da bilim muamelesi yapmaktan geri durmuyor; onu ‘olmalı’ ve ‘olmamalı’lara, dikte edilen mutlak doğru ve yanlışlara hapsediyor ve doğasını daraltıyoruz. Sanat ancak, sanatın tarihçiliği yapıldığı müddetçe bilim sahası kulvarında değerlendirilebilir, kendisi bir bilim değil...

Kendini Gerçekleştirmek Üzerine

Resim
İnsanda bulunan her kuvve/potansiyel, içinde, var olma biçimiyle bağlantılı olarak bir var olma amacı taşır. Amaç taşımak ise, eyleme hazır halde olmak demektir. Yani amacın var olma amacı, pratiğe yansımaktır. Dolayısıyla aksiyona geçmek istemeyen bir kuvve, bir töz, bir yeti, bir yetenek yoktur. O, evrendeki her şey gibi bir enerjiden vücuda gelmiştir ve ruhta/bilinçte yer kaplar; metafizik bir hacme sahiptir. Bu yüzden, var olma amacına uygun aksiyolojik bir mecra bulamadığında, kendini gerçekleştirme ısrarlılığıyla ruhta tekrar eden istekler nüksettirir, alarmlar verir. Bir sebeple sonuç alamadığında da, var olan bu enerji, kapladığı alanda zehre dönüşür. İşte bu iç boğulmanın meydana getirdiği sonuçlara psikolojide kişilik bozuklukları ya da pek çok hastalık adı konuyor. Yani ki, ruhsal problem çeşitlerinin çoğunun en büyük sebebi, kendini gerçekleştirememek sebebinde kökleniyor. Kendini gerçekleştirmek, mizaç hamurunu hangi malzemeler oluşturuyor ise onları baskılanmadan, engelle...